Veronika’nın Dünyası

Gözde Pelin Çetin
3 min readJun 21, 2021

--

11 Kasım 1997 günü Veronika kendisini öldürme zamanının -sonunda!- geldiğine karar verdi.[1]… Gözlerini açtığında Veronika, ‘‘Burası cennet olmalı.’’ Diye düşünmedi. Cennette odaları floresan ışıkla aydınlatmazlardı kesinlikle ve de anında başlayan sancı tipik bir dünya sancısıydı.[2]

Paulo Coelho’nun 24 yaşında her şeye sahip görülen ama kendisini öldürmeye karar veren Veronika’nın hikayesini anlattığı ‘‘Veronika Ölmek İstiyor’’ adlı romanı Tiyatro Kılçık tarafından ‘‘Veronika’nın Dünyası’’ ismi ile sahneye taşınıyor. Ayçe Abana’nın hem başrolünü hem de yönetmenliğini üstlendiği sahnelemede kendisine Gülden Güney, Ömer Varol Martı, Onur Yaldız da eşlik ediyor.

Hikâye temel olarak hayatına son vermeye çalışan Veronika’nın başarısız intihar girişimini, bu girişimi sonucunda düştüğü akıl hastanesinde on günlük ömrünün kaldığını öğrenmesi ile başlayan kendini tanıma yolculuğunu konu ediniyor. 2 saat süren ve 2 perdeden oluşan sahneleme romanı ile paralel bir seyre sahip olmakla birlikte ufak yenilikleri de barındırıyor.

Photo by Amir Doreh on Unsplash

Hikâye ana hatlarıyla, karakterleriyle tutarlı bir seyir halindeyken Veronika’nın hikayesi daha günümüz penceresinden seyirciye aktarılıyor. Roman Veronika’nın Sloven olması ile Slovenya’nın nerede olduğu üzerinden bir bağlam kurarken oyun bunun yerini Veronika’nın youtuber olması ile dolduruyor. Aslında sadece Veronika’yı bize tanıtacak, normal, günlük hayatından içinden bir birey olduğunu aktaracak olan bu detay günümüz koşullarına/daha anlam ifade edileceği düşünülen bir noktaya taşınıyor. Böyle bir değişikliğe çok da ihtiyaç var mıydı sorusuna olumlu bir cevap verilemese de oyunun akışında büyük bir etki yaratmadığından bu değişiklik çok da önemli bir noktada durmuyor.

Oyunun geri kalan ilerleyişi ise tıpkı romanda olduğu gibi ilerliyor; Veronika başta ölümden korkmadığını, nasıl olsa ölmek istediğini ve buna kavuşuyor olmanın rahatlığını dile getiriyor olsa da günler geçtikçe hayata karşı sevgisini keşfetmeye, yaşamaktan keyif almaya başlıyor. Elbette ki bu keyif Zedka ile kurduğu arkadaşlık ve Eduard ile yaşadığı aşk hayata tutunma isteğini alevlendiriyor. Fakat tüm bu aydınlanma evresi ve yakınlık kurmaları hızlı bir şekilde yaşanıyor hissiyatını vermekle beraber yüzeysel kalıyor. Veronika’nın söylediği Hallelujah, You Make Me Feel Like Natural Woman, Who Wants To Live Forever şarkıları ve kullanılan müzikler her ne kadar bu yüzeyselliği kırmaya ve durumu/duyguları derinleştirme aracı olarak görülse de belli bir düzeyde etkili olabiliyor.

Küçük bir sahnede oynanan oyun basit ve dönüşebilir dekorlar ile kurulmuş olup bir anda maksimum 3 kişinin bulunduğu doktor odası iken bir anda 7 kişinin doluşabildiği bir akıl hastanesi odasına ya da Veronika’nın yatak odasına dönüştürülebiliyor. Küçük sahne her ne kadar kulağa karamsar bir izlenim yaratacakmış gibi gelse de aksine hikâyenin samimiyetini görünür kılıyor. Romanın aksine oyun adı da daha pozitif bir ön izlenim sunuyor ve finalini hem güldürücü hem de keyifli bir şekilde gerçekleştiriyor.

Pandemi koşulları sebebiyle online platformlardan seyircisi ile buluşan ‘‘Veronika’nın Dünyası’’ daha öncesinde seyirci ile oynanmış bir sahnelemenin kaydı ile ekranlarımıza geliyor. İlk başta sanki en arkadan izliyormuşçasına kafalarından arasından görülen sahne gerçekten tiyatrodaymışız izlenimi verse de akabinde rahatsız edici bir hal almaya başlıyor. Aslında genel ve yakın planlara yer verilmesine, oyuncuları yakından da görebilmemize karşın arada görüntüde netliğin gitmesi, çok hızlı yapılan pan ve zoom hareketleri gibi teknik hatalar seyir zevkini tatsız bir hale getiriyor.

Özellikle Coelho’yu ve Veronika Ölmek İstiyor’u daha önce okuyanlar/bilenler için oyun sinemada çokça karşılaştığımız ‘‘Kitabı mı daha iyi yoksa filmi mi?’’ sorusunu tiyatroya taşıyor. Hayal ettiğimiz, satırları arasında kaybolduğumuz hikâye hem bildiklerimizin aynısı hem de okurken kendimizce resmettiklerimizden çok daha farklı bir şekilde sunulurken; bilmeyenler için hayata dair yeni bir pencere açabilecek bir noktada duruyor.

[1] Coelho, Veronika Ölmek İstiyor, Çev.:Haldun Pamir, Can Yay., Istanbul, 2017, S.13

[2] Coelho, Veronika Ölmek İstiyor, Çev.:Haldun Pamir, Can Yay., Istanbul, 2017, S.23

--

--

Gözde Pelin Çetin

Kendine yazar. Biraz sinema biraz tiyatro biraz da ordan burdan.